Hidatik kist, tarım ve hayvancılıkla uğraşan, çevre sağlığı ve koruyucu hekimlik önlemlerinin yetersiz kaldığı tüm toplumlarda ve ülkemizde görülen önemli bir hastalıktır. Hidatik kist hastalığı, halk arasında “köpek kılından bulaşan hastalık” olarak da bilinir. Ülkemizde her bölgede görülmesine rağmen en sık Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülür.
İnsana bulaşma sıklıkla hastalığı taşıyan köpeklerden olmaktadır. Enfekte köpeklerin anüslerinde, kıllarında ve yattığı yerlerde çok sayıda yumurta bulunur. Paraziti taşıyan sıklıkla köpek olmak üzere kedi, çakal, tilki, kurt gibi et yiyen hayvanların dışkısı ile parazitin yumurtaları etrafa saçılır. Böylece meyve ve sebze gibi yiyecekler kirlenir ve insanlar bu yumurtaları kirlenmiş çiğ tüketilen ve iyi yıkanmamış kirlenmiş meyve ve sebzelerden ve kirli içme sularından alırlar. Paraziti taşıyan köpeklerin sevildikten sonra ellerin iyice yıkanmaması gibi nedenlerle hastalık insanlara bulaşır.
Sindirim yoluyla alınan yumurta ince bağırsakta bağırsak duvarına oradan dolaşımla karaciğere ulaşır ve en sık yerleşim yeri burasıdır. Kan dolaşımına giren yumurtalar akciğer ve diğer organlara da yerleşebilir. Yerleştiği organda hidatik kist hastalığını oluştururlar.
Hastalığın başlarında kistin küçük olduğu dönemlerde uzun yıllar boyunca belirtisiz seyredebilir. Ancak büyüdükçe akciğer parenkimi bronş, akciğer zarı, kalp ve büyük damar gibi yapılara bası yapmasına bağlı olarak öksürük, solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı gibi çeşitli belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Yine kistin bütünlüğü bozularak bronşa ve akciğer zarları arasına açılabilir. Bronşa açılacak olursa ciddi öksürük olur, öksürükle birlikte ağızdan kist içeriği gelir. Hastalar öksürükle birlikte ağızlarından su ve beyaz zar şeklinde bir maddenin geldiğini ifade ederler. Aynı zamanda kist içeriklerine karşı ciddi alerjik reaksiyon gelişebilir. Bütünlüğü bozulan kist akciğer zarları arasında açılacak olursa akciğer yaprakları arasında hava ve sıvı birikimine bağlı hidropnömotoraks dediğimiz durum gelişir. Bu durum şok tablosu ile hastanın hayatını tehdit eden ciddi bir durumdur ve acilen müdahale gerekir. Aynı şekilde akciğer zarları arasında geçen kist içeriği burada ampiyem dediğimiz bir iltihaplanmaya neden olabilir. Bunun da tedavisi uzun ve meşakkatli olabilir.
Hastalığın başlıca tedavisi kistin cerrahi olarak çıkartılmasıdır. Her ne kadar parazit ilaçlarının kullanımı söz konusu olsa da bu ilaçlar daha çok eşlik eden çeşitli hastalıklar nedeniyle ameliyat edilemeyen hastalarda ve cerrahi uygulanmış olan hastalarda tamamlayıcı tedavi olarak kullanılır. Ameliyat, cerrahi ekibin deneyimine göre açık veya kapalı olarak yapılabilir.
Köpek ve kedilere mümkün olduğunca çiğ et verilmemelidir. Kişisel temizlik kurallarına dikkat edilmeli, içme ve kullanma suları temiz olmalı, çiğ yenen sebze ve meyveler bol su ile iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir. Kesilen veya ölen hayvanların kist bulunduran organları köpeklerin ve diğer etçil hayvanların ulaşamayacağı şekilde gömülerek bertaraf edilmelidir. Özellikle kurban bayramlarında bu hususlara daha çok dikkat edilmelidir. Köpekler yılda dört kez iç parazitlere karşı aşılanmalı. Köpekler gezdirilirken etrafa dışkılamaları halinde dışkıları alınarak poşete konulmalı, ağzı bağlandıktan sonra çöpe atılmalıdır. Parazit mücadelesi yapılmadan serbest dolaşan köpeklerin okşanması ve sevilmesi sırasında parazit yumurtaları ellere geçebilir. Bu şekilde kirlenen ellerin yıkanmadan ağza götürülmesi ile parazitin yumurtası alınır. Bu nedenle, özellikle çocukların köpeklerle temasından sonra ellerini bol su ve sabunla yıkamaları sağlanmalıdır.
Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı
Araştırma Hastanesi
Kalp Merkezi 3. Kat